Translate

2 Mart 2022 Çarşamba

SAHAFLIK KÜLTÜRÜ

 

 Sahaflar ikinci el ve eski kitapların alınıp satıldığı kitapçılardır.  Dilimize Arapça olan sahife kelimesinden geçmiştir.  14-15. Yüzyıllarda Bursa ve Edirne’de gelişmeye başlayan sahaflık İbrahim Müteferrika’nın matbaayı bulmasıyla taçlandırılmıştır. Kitapların basılmasıyla okurlar koleksiyon yapma imkanları bulmuştur. Yapılan bu koleksiyonlar zamanla okurun vefat etmesiyle sahaflara bağışlanmaya başlamıştır. Bağışlanan ve takas edilen ikinci el kitaplar, kâğıt toplayıcılarının buldukları romanlar, sahafların genellikle kitaplarını temin etme yollarıdır. Günümüz sahafları test kitapları, posterler, plaklar ve pullar gibi koleksiyonluk ürünler satsalar bile sahaflığın eskiden beri süregelen kültüründe aslında eski kitapları satmak vardır. Günümüzde eski ve değerli kitapları talep eden olmadığı için -olsa da ekonomik anlamda gücü yetmediği için- sahaflar kiralarını ödeyebilmek ve geçinebilmek adına test kitapları ya da antika ürünler satmak durumunda kalıyorlar.

 Sahaflıkta ve okurlukta ortak olarak en zorlanılan yerlerden bir tanesi de ekonomidir. İnsanlar hayatlarını idame ettirebilmek için mesleklerinin kültürünü bozguna uğratmak zorunda kalıyorlarsa burada işçi sınıfının yapabileceği pek de bir şey görünmüyor. Sanatı ve zanaatı, mesleklerin özünü korumak için elini taşın altına koyacak eski kültürlere sahip çıkacak birileri ne yazık ki bulunmuyor.  Halbuki başka hayatların hikayelerini kendimizinkine eklememize yardımcı olan en kıymetli etken sahaflardır. Sahafların kendilerine has selüloz kokusu içeri girdiğiniz anda sizi başka diyarlara alır götürür.

 ‘Sahaf esnafı çoğunlukla yazma ve değerli kitap satan, derin kitap bilgisi ve ilmi olan, müşterisinin ihtiyacını gideren, ehline ehliyetle deva bulan bir ticaret erbabıdır’. Sahaflar Şeyhi Muzaffer Ozak'ın bir sözü vardır. “Sahaflıkölenlerin kitaplarını alıpölecek olanlara satma sanatıdır.”  Ülkemizde pek çok yerde sahaflar çarşısı bulunmaktadır. İstanbul’da Beyazıt sahaflar çarşısı ve Beyoğlu Aslıhan çarşısı en bilinenleridir.  


 Son olarak araştırmalarım esnasında sahaflar belgeselinde duyduğum bir sözü paylaşmadan edemeyeceğim: “Kitabın üç büyük düşmanı vardır; ateş, su ve kadın.”  Bu sözün kullanılış biçiminde profesörlerin eve çok kitap aldıkları için eşlerinin kıskanmaları ve onlar öldükten sonra da kitapları hemen satmak istemeleri örnek olarak verilmiş. Her ne olursa olsun böylesine genel ve cinsiyetçi bir tanım çok yanlış. Okumayı seven, kitaplarda kendini bulan ve sahaf olan kadınlar da var. Örneğin İskenderiye kütüphanesinin yakılmasını önlemeye çalışan Hypatia bilge bir kadındı. Yani kadınlar kitapların düşmanı değil ancak dostu olabilirler.  Kitaplar söz konusu olduğu zaman kadınlar ve erkeklerin ayrımcılığa uğraması söz konusu bile olamaz. Kitap kendi bünyesinde cinsiyet barındırmaz.  

   Sahaflık kültürünü devam ettiren , Sorduğum bütün sorulara cevap veren ve her gittiğimde içten bir sıcaklıkla beni karşılayan Hakan Aktaş’a ve Serkan Aktaş’a teşekkürlerimle….

 

Adı:Kadın Öykü Seçkisi

  "Adı: Kadın Öykü Seçkisi"  Bu öykü seçkisine katılırken kazanabileceğime dair bir ümidim yoktu. Şansımı denemek istedim. İy...