Translate

12 Nisan 2023 Çarşamba

Şiir Bize Ne Yapıyor?

  Şiir TDK'ye göre "Düş gücüne, hayale ,imgeye ,gönle seslenen, an, duygu, coşku uyandıran, etkileyen şey." anlamına gelir. Herkese göre tanımı değişmekle beraber şiir onu yazana değil, ona ihtiyacı olana aittir." Şiir okuyana aittir. Şiir bazen bizim konfor alanımız bazen de hapishanemizdir.

  Aynı şiiri içimizden ve dışımızdan ayrı ayrı okuduğumuzda, ilk bakışta fark etmediğimiz yeni anlamları görürürüz. Bu yönüyle şiir oldukça tesirlidir. Bazen kafiyelerle ölçülerle bezenmiş bazen de serbest ve kural tanımazdır. Şairin içinden binbir güçlükle döktüğü, bizim ise bir çırpıda okuyuverdiğimizdir. 


 Bazı şiirler adeta sindirim sorunlarıyla eşdeğerdir. Tükettiğiniz anda insanı kıvrandırır sözcükler. Hazmetmek ve anlamını kavrayabilmek için uzun zaman gerekir. Bu zaman boyu tükettiğiniz veya işittiğiniz şeyin ağırlığıyla kıvranır durursunuz. Şule Gürbüz'ün de dediği gibi " Çok şaşarım şiir sevenlere, okuyup geçenlere, kitabı kapatıp yemek yiyenlere, o bakışla yaşayıp da ölmeyenlere. Şiir sevilmez ki, öyle duyulur, öyle bakılır, hastalanılır, zehirlenilir ,ölünür. Şiir sonunda öldürür. "İşte şiir bize tam da bunları yapıyor. Okunduğu andan itibaren büyük bir coşku çoğu zaman da ağrı kazandırıyor. Eliniz kolunuz bağlı ve bir köşede kıvranırken şiirden çıkardığınız anlam, okurken ki ruh durumunuz sizi hakikatli bir ölüme hazırlıyor. Bunun dışında şairlere çok da bir anlam yüklememek lazım. Neticede onlar da kendi içlerinde pek çok ideolojinin ve sınırlandırılmanın savaşını veriyorlar. Dolayısıyla "Orhan Veli de Cemal Süreya da Necip Fazıl da Nazım Hikmet de İsmet Özel de bizim." Çünkü duygu bizim, kavram bizim, şiir bizim. 

 Şiir okuyanındır diye boşuna dememişler. Okuyan biziz, etkilenen biziz. Dolayısıyla şiir hangi ideolojiyi barındırırsa barındırsın eğer içinizde bir yere dokunabiliyorsa, orada olduğundan haberinizin bile olmadığı bir duyguyu uyandırabiliyorsa size ait oluyor. Hayata dair yeni bir bakış kazandırarak şiir size pek çok şey yapıyor. Son olarak Süleyman Çobanoğlu'nun İtibar dergisinin 37. sayısında yazdığı bir şiirden alıntı yaparak bitirmek istiyorum.

   "Sen şiir sanıyorsun, kan geliyor ağzından..."

          Şiirle kalın...

10 Nisan 2023 Pazartesi

Maddelerle ilgisi yok


 Çift fonksiyonlu ya da yer kaplamayan şeyler tüm avantajlarına rağmen diğerlerinden pek de farklı değillermiş aslında. Örneğin açılır kapanır bir masa çoğunlukla yer kaplamaması açısından faydalı görünse de sabit ders çalışma masaları ile karşılaştırıldığında mekanizması daha kolay bozuluyor. İki uçlu renkli kalemler bir ucu ince bir ucu kalın olduğundan avantajlı görünmesine rağmen içindeki mürekkep miktarı tek uçlu kalemle aynı miktarda. Dolayısıyla ayrı ayrı iki kalem almaya gerek yok derken aslında muhtemelen daha hızlı tükenebilecek bir kalem satın almış oluyorsun. Çift fonksiyonlu kullanılabilen şeyler çok avantajlı ve sihirli görünürken aslında tek tek aldığında kullanabileceğin şeylerle eşdeğer olmuş oluyor. Bazen bir şeylerin içinde her iki fonksiyonu da bulundurması , tek bir fonksiyon barındırmasından evla değildir. Kısaca çok fonksiyonlu olmak bazen sizi daha çabuk tüketir, daha hızlı yıpratır. halbuki daha kullanışlı ve uzun ömürlü kullanabileceğinizi varsayarak çıkarsınız yola. Birkaç avantaj yüzünden gözünüz boyanmıştır yalnızca.

" Neden ikisini birden tek bir madde olarak kullanabilecekken ayrı ayrı alayım ki, çok mantıklı" diye düşünürsünüz. Fakat o maddenin iki fonksiyona birden yetmeye çalışırken ki yıpranma payını hesaba katmazsınız.  Bir kalemi ve masayı örnek vererek açıklamaya çalışsam da argümanın özünde kişinin çok fonksiyonlu olması her koşulda iyi değildir savı var. Bazen normalde olacağından daha hızlı yıpranır, daha çabuk tükenirsiniz. Ayrıca bu konunun maddelerle hiçbir ilgisi yoktur.

Adı:Kadın Öykü Seçkisi

  "Adı: Kadın Öykü Seçkisi"  Bu öykü seçkisine katılırken kazanabileceğime dair bir ümidim yoktu. Şansımı denemek istedim. İy...