Translate

8 Şubat 2022 Salı

19. yüzyılda bir aile cinayeti

 

  Merhabalar. Bugün Michel Foucault’un derlediği ‘Bir Aile Cinayeti’ kitabının incelemesini yapacağım.  Fransa’da 1835 yılında işlenmiş bir cinayet davasının mahkeme kayıtlarını, doktor raporlarını, vaka analizlerini ve gazete makalelerini derlenmiş bir halde okuyoruz. Psikolojik ve sosyolojik açıdan çok önemli analizler sunulmuş. “Annemi, kız kardeşimi, erkek kardeşimi katleden ben, Pierre Riviere.“ Diye kendisini tanıtan katilin hayat hikayesini anlattığı bir hatırat bölümü de kitapta mevcut.

“Pierre Riviere babasının askerden kaçması için peydahlanmış bir çocuktu.”  Diye geçen bir yer var. İstenmeden yapılmış bir evlilik, bir şeylerden kaçmak için dünyaya getirilen bir çocuk, bilinçsiz ve sevgisiz bir ebeveynlik nasıl sorunlar doğurabilir bunları detaylıca anlatmışlar. Aslında Pierre çocukluk çağlarından itibaren farklı bir çocukmuş. Kendisiyle birlikte içinde bir canilik büyütmüş. Anne ve babasının çekişmeli boşanma aşamalarından da etkilenen Pierre, annesinin babasını çok üzdüğünü ve kardeşlerinin de bu konuda annesine yardım ettiğini öne sürerek içindeki bu caniliği durdurulamaz bir noktaya getirmiş. Tüm planlarını yaptıktan sonra babasını mutlu etmeyi umarak malum cinayeti işlemiş.

 Yazar bu cinayete ait tüm belgelerin yazılı metinlerini de kitaba eklemiş. Pierre ebeveyn katili olduğu için idam cezası alması gerekiyormuş fakat davanın başındaki kişiler katilin akıl sağlığı konusunda şüpheye düşünce müebbet hapis cezası almasına karar verilmiş. Hemen hemen aynı zamanlarda kralı öldürmeye teşebbüs eden bir suikastçı idam ile cezalandırıldığından Pierre Riviere’nin dava dosyası çok konuşulmaya başlamış.  Yazar bu kısımda toplumun “normallik” normlarına karşı değinmelerde bulunmuş. Okumak isterseniz diye kitaptan alıntılar bırakıyorum:

·        İnsan doğasının sınırları hakkında soru sorma fikri, sadece toplumsal ilişkiler ağından dışlanmış olanların aklına gelir.

·        Kanunlara karşı çıkmak istiyordum, bana öyle geliyordu ki, babam için ölmekle kendimi ölümsüzleştirecektim.

·        Nasıl olursa olsun, öldürmek ve ölmek aynı madalyonun iki yüzüdür.

·        Dik kafalılık ve yalnız kalmaktan zevk alma öncelikle birer kalıcı karakter özelliğidir ve bu nedenle daha fazla açıklama gerektirmezler.

·        Öldürmek, sonra hayatta kalmak ve dayanmak; bu, insan olmanın tam karşıtıdır.

·        " Az önce babamı kurtardım, bir daha hiç mutsuz olmayacak."

·        Onun karamsar ve kederli yaradılışının derinliklerinde acımasızlık dürtülerinin, garip bir gaddarlığa karşı temayülün ve insanlık düşmanı fikirlerin yattığı kuşku götürmez, ama şayet bir süre kendisine karşı mücadele etmiş olsaydı bu korkunç kararın üstesinden gelemez miydi acaba? 



Adı:Kadın Öykü Seçkisi

  "Adı: Kadın Öykü Seçkisi"  Bu öykü seçkisine katılırken kazanabileceğime dair bir ümidim yoktu. Şansımı denemek istedim. İy...