( Dört farklı kişi, dört farklı ruh tarafından yazılmış bir ortak şiirdir.)
(4.11.2022)
Kıpırdatmıyor
bu dert beni yerimden.
Yeşillendi gönlümün kır bahçeleri sonra soldu tek tek
Gerçeklik istiyorum dokunma solsa da çiçeklerime,
bırak acımı bile!
Her yaktığım sigara hala ciğerimi solduruyor
Hayatın verdiği rolleri reddediyorum!
Ormandaki küçük yeşil perilerin şarkılarını duyuyorum
mağaramdan
Duygularımın şarkısını dinliyorum, Sanırım yıkılışımın
türküsü.
Çiziyorum pamuktan bulutların yanına sönmüş
yıldızlarımı.
Sen kâinatın en güzel çıkmazısın.
Yapraklarımı döktüm senin topraklarına
Senin yüzünden kendimi aksatmışım, her şeyim olmuşsun
ne yazık.
Yokluğunda yediğim içtiğimden de tat alamıyorum.
Kimsin? Nasıl buna sebep olabiliyorsun?
Cüretkâr bir yalnızlığın içine doğuyorsun.
“Öldüğümüzde küllerimiz bir olsun, belki hayta bir
torun döker külümüzü bahçeye senle ben çiçek oluruz, bir oluruz.”
Anma beni, anamazsın zaten ben kendimi hatırlatırsam
varım senin için…
Uzanmak istiyorum derin bir sessizliğin içine
Eski bir intiharın hikayesi okunur dudaklardan,
“Seninle içtiğim şarap haram değildir bana.”
Her şey öyle değil midir? Olması gerektiğinde
kaybolur, gider.
Dallarımda asılı kozasından çıkacak renkli kelebekler
Vazgeçtiğim her kuşun kanadından öpüyorum.
Gelincikler kızartmış etrafı, beklerler küçük
çocukların soymasını
Deniz istiyorum, soğuk suyla savaşmak, soğuk
insanlardan sonra
İlaç gibi gelen deniz ve tatlı meltem.
Hatırlar mısın bilmem eski sevgi dolu günleri,
söylesene çok mu zor geriye dönmek?
Geçmişin ağlarına takılıp kalan, maziden bir şarkıdır
sesin.
Tekrar tekrar kafamda çalıyorum seni
Bırak notaları da çık kafamdan, çalma senin olmayan
her şeyi.
Yazarlar: Havva nur kara
Neslihan karabaş
Ruveyda karabaş ve ben.