Translate

30 Temmuz 2021 Cuma

OKUMAK!

 

   Okul dergisinin edebiyat bölümü için yazmış olduğum ‘Kitap okumak’ temalı yazıyı direkt burada da paylaşmak istemiştim. Fakat bir şeyler değiştirebileceğim zannıyla baskıcı bir şekilde o kadar çok vurgulamışım ve eleştirel yaklaşmışım ki o yazıyı beğenmediğim için bir yenisini daha kaleme alıyorum.

   Kitap okumak; at gözlüklerimizi çıkartıp ufkumuzu geliştirir. Zekayı kibarlaştırır ve bizi farklı diyarlara yolculuklara çıkartır. Kitap gözümüzle okuduğumuz zihnimizle de yönetmenliğini yaptığımız bir sinemadır , her kitap farklı senaryoda olsa dahi zihin onu yönetmesini bilir. Okuduğunuz eser teorik yada bilimsel bir kitap olabilir ama ilginizi çekiyorsa bundan keyif almamanız yada bir şeyler öğrenmemeniz mümkün değildir. Her kitap mutlaka size bir şeyler katacaktır. 


  Okumayı kitapla sınırlandırmamamız gerekir . gazete, makale, deneme ,dergi, senaryo, çizgi roman vb. yapıtlar okuma alanımızı zenginleştirirler. Zaten okumak başlı başına bir zenginliktir. Yaptığımız okumalarda güttüğümüz amaç da bir o kadar önemlidir. Bir şeyler öğrenmek ,kendimizi geliştirmek ya da kafa dağıtmak için okumalar yapılabilir. Her ne amaçla olursa olsun bir satır dahi bir şeyler okumak hayatınızda çok şey değiştirebilir. Hangi konulardan keyif aldığınızı bilirseniz okuma planınızı da o kadar keyifli hale getirirsiniz. Elinizden düşmeyecek, sürükleyici ve heyecanlı yapıtlar çoğunluğun tercihidir. Yok ben çoğunluğun içinde olmayayım kendi okuma stilimi oluşturayım diyorsanız -Allah kolaylık versin- klasiğinden modernine , edebiyatından kurgusuna kadar birçok farklı eser okuyup hangisinin sizi cezbettiğini bulmanız gerekir. Bu arayış esnasında zaman kayıpları, para kayıpları olabilir. Fakat zevk için harcadığınız paradan kitaplar için de sarf etmeniz sizden bir şeyler götürmeyecektir . Ama dünya üzerindeki yazılmış bütün kitapları okumaya ömrünüz ve paranız yetmeyeceği için bu konuda seçici olmanız gerekir. Kendinizi tanımanız bu noktada çok önemlidir.  Eğer tanıyamadığınızı düşündüğünüz ve kim olduğunuzu bilmediğiniz için okuma serüvenine atıldıysanız sevdiğiniz kişilerin, arkadaşlarınızın, sanatçıların önerdiği kitaplara göz atabilirsiniz. Neyin size hitap ettiğini kendiniz belirleyin ve herkesin önerisini de dikkate almayın. Çünkü kitap önermek bir noktada cinayete dönüşebiliyor.

 ( Ve son olarak da gelen tüm zamlara rağmen okuyun; kütüphaneden, internetten, sahaflardan veya arkadaşlarınızdan değiş tokuş yaparak okuyun, araştırın ve öğrenin.)

9 Temmuz 2021 Cuma

PEDOFİLİ DAVASI

 

  Bu yazıda biraz gergin olduğum için cümlelerimi tam toparlayamamış olabilirim şimdiden özür dilerim. Konu sadece elmalı davası değil tüm canlıların davası....

   Pedofili sadece söylemesi bile ağır olan bir şeyken o çocukların yaşadığı olayın ne kadar ağır olduğunu düşünemiyorum bile.  O çocukların yaşadığı travmayı unutamamasından , seslerini çıkaramamasından, kendi öz anne babasını dahi tehdit olarak algılamak zorunda kalmasından  dolayı üzülüyorum . Küçük yaşta omuzlarına yüklenen yüklerden ve belki birkaç psikoterapi seansından bir şeyler kalacak akıllarında. O zaman seslerini çıkaramadıkları için belki kendilerini suçlayacaklar. Belki akıllarına bile gelmeyecek onlara bunu yapanların asıl suçlular olduğu  .

(!)

Tabii ki doğruyu yanlışı öğretmesi gereken bazı ebeveynler kendi cinselliklerini tatmin etmek için çocuklarını kullanacaklar . 14 yaşındaki kızına tecavüz eden baba kızının doğurduğu kendi çocuğuna da tecavüz edecek. Tabii ki bir anne (!) kendi evlatlarını satıp üzerlerinden para kazanabilecek.  Ahırda eşeğe tecavüz eden bir amca tabii ki sokaktaki insanların etek boyuna laf edecek. Erkekler ağlamaz diyen delikanlı adam eşini evire çevire dövecek. Tabii ki kızının yanında boğazını kesecek. Bavula koyup çöpe atacak, tecavüz edip yakacak. Tabii ki istediğine ulaşamazsa yüzüne asit dökebilecek.  Tabii ki kıyıda köşede bir köpeğe tecavüz edebilecek. Tabii ki ahlak bekçiliği yapacak ama bacak arasını da düşünmeyi ihmal etmeyecek. Peki sonra ne olacak?
    

Doğru söyleyeni dokuz köyden kovanlar bu iğrençlikleri yapanlara 9 ay ceza verecekler mi?
Ne zaman mahkemelerde değil de kitapçılarda indirim yapmaya başlayacaklar? Adalet arayışına çıkan insanların elinden tutup yol gösterecekler mi? - doğru yolu kendileri de biliyorlarsa -  tecavüze uğrayanın değil de onu yapanın arkasını arayacaklar mı?  Kedinin, köpeğin ya da diğer canlıların gece geç saatte dışarılarda olup olmadığını da soracaklar mı?
  Aile arasında olur böyle şeyler demeye hâlâ devam edecekler mi?   Kendi başlarına da gelene kadar ses çıkartmamaya vicdanları razı olacak mı? Bir gün  dünyada kalan son canlı da bir katliama kurban gittiğinde katili neye ulaşacak, bütün dünyanın hakimiyetine mi?



     Ne olursa olsun kimse susmasın; çocukların, kadınların, hayvanların ,canlıların hakkını arayın . Birlikte arayalım. Hakimler savcılar psikologlar el ele verip adaleti arayalım.  Bir şeyleri değiştirelim . Cahilliğimizi yenelim. Birlik olalım karşımızda dikilenlere , çocuklarına ilgi göstermemiş insanlara masallar okuyalım. Adaletin ne olduğunu bilmeyen insanlara adil bir şekilde yaşayarak öğretelim. Böylece pek çok şeyi değiştirebiliriz.


  Sadece çocuklar değil hiçbir canlı tacize , tecavüze , şiddete ve istismara uğramayı hak etmez fakat bu suçları işleyen insan müsveddeleri ağır bir cezayı hak eder. Hakim ve savcıların ellerini vicdanlarına koyarak ve empati kurarak karar vermelerini diliyorum....

27 Haziran 2021 Pazar

YAZMAK YA DA YAZMAMAK !

 

   Shakespeare’in ünlü eseri Hamlet'ten bir alıntıyı biraz da değiştirerek konuya giriş yapmak istedim. ”Yazmak ya da yazmamak işte bütün mesele bu!”  Duygu, düşünce , bilgi gibi oluşumların aktarılabileceği bir olanak aslında yazmak. Sosyal bir mecrada yayımlamak ya da kitap çıkartmak için yazmasanız bile-kendiniz için-  bir şeyler yazıyor olmak zihinsel bir terapidir.

 Peki bu terapiyi işkenceye çevirmeden yazmak mümkün müdür? Yazmak ne gibi bir işkenceye dönüşebilir ki diyorsanız, sanırım şöyle açıklanabilir: “ Yazdıklarım çok basit şeyler bunu herkes yazabilir, şu cümleyi eklemeyeyim yanlış yönlere çekilebilir .Ya yazdığım bir şey ileride iş hayatımda ya da herhangi bir alanda karşıma çıkarsa ve bu durum hayatımı olumsuz etkilerse vb. bir sürü kısıtlamayı zihin duvarlarınıza örerek kendinize bir otosansür koymuş oluyorsunuz. Aslında yazsanız belki de ortaya harika cümleler çıkacak fakat kendinizi bu sebeplerden ötürü kısıtlıyorsunuz. Bir yandan da haklı olarak korkuyorsunuz çünkü söz uçacak ama yazı kalacak. Yani bir şekilde kendi düşüncelerinizi kalıcılaştırmış oluyorsunuz.

E şimdi ben bu bahsettiğim korkuları yaşamıyor muyum da blog yazmaya karar verdim? Aslında yaşıyordum ama kendimce bir şekilde göz ardı etmeyi-şimdilik- başardığımı düşünüyorum. Nasıl mı?    "Türkiye kitap okuma oranının dahi çok düşük olduğu bir ülkeyken kim benim blog yazılarımı okur ki? "Tohumunu toprağa atıyorsunuz ve köklenmesini bekliyorsunuz. Bu düşünce üzerine yıkılabileceğiniz kadar köklendiğinde de bir blog hesabı açıp istediklerinizi yazabiliyorsunuz. İşin şakası bir yana bu konuda daha çok yeniyim artılarını ve eksilerini yaşayarak öğreneceğim. Lise yıllarındaki amatör yarışma yazılarımı saymazsak şu ana kadar hiçbir yazdığım metni bir yerde paylaşmadım ve yayımlamadım. Konfor alanımın dışına çıkarak ve eleştirilere de açık olarak bu deneyimin içine bir dalış yapıyorum. Yazmaktan keyif aldığımı düşünürsek bu yeni yolculuğun da beni bir hayli keyiflendireceğini söyleyebiliriz. Tabi siz ne kadar keyif alırsınız bilemem. – siz demek de bir garip oldu ama alışırım zamanla- 



  Neden yazıyorsun? Niye blog hesabı açtın ? Diyecek olursanız annem için açtım. Yazdıklarımı okusun diye .Çünkü zaten annemden başka birinin – şans eseri tıklamadıysa tabi- benim yazdığım şeylere rast gelip okuyacağını düşünmüyorum. Kendim için yazıyorum, kendim için okuyorum. Çünkü seviyorum.

  Eğer sizin de yazmak hakkında bazı tereddütleriniz ve korkularınızı varsa işe hemen temiz bir sayfaya öncelikle kendiniz için sonra da belki profesyonel anlamda bir şeyler yazarak başlayın. Nasıl olsa Türkiye’de yaşıyoruz.  Eğer popüler bir yazar olmak gibi bir niyetiniz yoksa ve şansınız yaver giderse yazdıklarınızı kimse okumayacaktır rahat olabilirsiniz.

O zaman hadi bakalım yazma serüvenimize başlayalım .  

Adı:Kadın Öykü Seçkisi

  "Adı: Kadın Öykü Seçkisi"  Bu öykü seçkisine katılırken kazanabileceğime dair bir ümidim yoktu. Şansımı denemek istedim. İy...