Bir katlin seri olup olmadığıyla ilgiliydin çoğu zaman
Bense kötü sesimle şiirler okurdum sana
Ciddiyeti bir kürdanla fırlatıp attık.
Biraz lahmacun, biraz ezogelin tarlası, biraz incir çorbası
Zühre’yle her konuda zıttık.
Neyse ki sen adını her şeye yakıştırırsın
Kısa eteğinin tokadını
Burnundan akan kanınla yazmıştın.
Güçlüyüz elbet,
Puduhepa’nın ilhamıyla, kurbağanın kokusuyla,
Ancak öldüğümüzde anlaşılacaklarımızla
Sen yine de devam et
Hep inandıklarına tutunmaya.
Ama bu apaçık farkına varışla ne yapacağız?
Tüm bu zıtlığımızla,
Nereye gitsek peşimizde benliğimizle,
Ah Zühre!
Sıkışıp kaldık dişiliğimize.
Hangi düğüme elimizi atsak
Kayıtsız, körleşiverecek bize.
Sen Ortadoğu’da Zühre’sin.
Tüm tokatların ortasında apaçık yanağınla
Hazırsın herkese karşı savaşmaya
Gömüleceğimiz yer elbet bellidir: klavikula