Translate

kadınedebiyatı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kadınedebiyatı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Mart 2025 Cumartesi

Bir Kadını Öldürmeye Nereden Başlamalı?

 Hatice Meryem'in bu kitabı 84 sayfadan, 10 ayrı cinayet öyküsünden, 1 tane "Yarın bir kadını öldüreceklere tavsiyeler" ve 1 tane de "Ben bu kitabı ne için yazdım " bölümlerinden oluşuyor. Eserin genelinde patriyarkaya karşı kuvvetli bir yergi mevcut. Örneğin erkek şiddetinin doğurduğu suçlara neden "kadın cinayeti" denildiğini ve şiddet gören, öldürülen kadınlar üzerinden psikolojik yorumlar yapılırken neden fail olan erkeklerin psikolojisi de derinlemesine incelenip sorunlar çözülmüyor bunu sorguluyor. Yazar bu kitabında eril cinayetlerin mantığını anlatarak nasıl önlenebilir noktasına ışık tutmuş.

 Eşofmanının bağcığıyla gelinini boğup öldüren, Annesinin telefonuna gelen bir mesaj yüzünden annesini ve annesinin patronunu öldüren, Bebeği kendisine benzemiyor diye karısını ve çocuğunu öldüren, rahat rahat tatile gidebilmek için eşini öldüren, psikolojik şiddete maruz bırakarak ve intihara sürükleyerek öldüren, kıskançlıktan öldüren, takıntı yaparak öldüren, namus ve ahlak kavramlarına sığınarak öldüren ve sadece öldürebildiği için öldüren katillerin bakış açısıyla yazılmış bu kitap. Yazar ne kadar olağan bir şekilde cinayet işlenebildiğini ironik bir şekilde gözler önüne sermiş. Artık toplum olarak bir şeylerin farkında olmaya ve patriyarkal düzene karşı çıkmaya çağırıyor yazar bizi. Bu yönüyle de tam bir protesto kitabı demek mümkün. Öyküleri okurken sık sık rahatsız olacak, mideniz bulanacak ve keşke kurgu olsalar diyeceksiniz ama gerçeklik yüzünüze bir tokat gibi inecek. Bu kitabı hiç keyif alarak okumayacaksınız aklınızda bulunsun.

                                                                    Alıntılar:

  • İnsan yalnız ölmeden önce mi hayatını gözden geçirir?
  • Bir kadını öldürmeden önceki birkaç saat içinde yemek yemeyin. Aranızda öldüreceği kadının pişirdiği yemeği yiyenler var ki siz onlardan olmayın. Midenize fesadı sokmayın. Gazlı içeceklerin kıyısından geçmeyin. Maazallah geğirirsiniz. Zihniniz dağılır. Elinize yüzünüze kan bulaşır. Hatta ve muhtemeldir ki kusabilirsiniz. İz bırakmamak için kusmayın. 
  • Ben bu kitabı yarın öldürülecek bir kadınmışım gibi son nefesimle yazdım. ben bu kitabı yarın bir kadın daha öldürülmesin diye yazdım. ben bu kitabı toplumsal duyarlılığa mütevazı bir katkı sunmak için yazdım.
  • Ben bu kitabı bu kabustan uyanmak, uyanabilmek için yazdım.


 

1 Ekim 2024 Salı

ESİR ŞEHRE DÖNÜŞ- EZGİ YAVUZ

 

 Kütüphanede basın tarihi araştırması yapan genç kadın, Osmanlı zabiti Mehmet Ali üsteğmenin intihar haberine denk gelir. Bu haberden çok etkilenir ve tarihteki o günü değiştirmek arzusuyla yanıp tutuşur. Sihirli sözcükle yani “keşke” diyerek kolundaki saati aktifleştirir ve bir anda kendini 1920’lerde bulur. Mehmet Ali Üsteğmenin intihar ettiği bilinen ada vapuruna biner ve onu engellemeye çalışır. Başarılı olur ve bu vesileyle Mehmet Ali üsteğmenle Asiye tanışır. Asiye gidecek bir yeri olmadığından o gece üsteğmenin konağında kalır. Sabah kimse uyanmadan konaktan çıkan Asiye’yi üsteğmen çok merak eder. Arar sorar ama bir türlü o gizemli kadından bir iz bulamaz. Hatta bir an Asiye’nin kendi kafasından uydurduğu bir hayal olduğunu bile düşünür. Sultanahmet meydanında “Kaçın! Bomba var kaçın!” diyerek bombanın üzerine doğru korkusuzca koşan Asiye’yi Mehmet Ali üsteğmen görür. Patlama esnasında yaralanan ve saati parçalanan Asiye’ye üsteğmen yardım eder. Kendi çağından birden feminist düşüncenin çok da hakim olmadığı bir döneme gidince ilk başlarda biraz zorlansa da zamanla alışır. Önce kendine güzel bir çeviri işi bulur. Böylelikle çalışıp saatini tamir edecek olan ustaya parasını ödeyebilecektir. Sonra günümüzün Mor Çatısı olan Hatuniye dergahında kalmaya başlar. Orada bir sürü kadının hikayesine tanıklık eder. Zaman geçtikçe Mehmet Ali üsteğmenle yakınlaşan Asiye saati tamir olduktan bir süre sonra tekrar Üsteğmen’in hayatını kurtaracaktır. 100 yıl sonra Artık esir olmayan İstanbul’da aynı gökyüzüne bakmanın, aynı vapura binecek olmanın verdiği huzurla seve seve ölüme koşar Asiye.

 Osmanlı Kadın Hareketi’nin ve Milli Mücadele dönemi ruhunun çok iyi yansıtıldığı bu kitapta yazar ustalıklı diliyle olayları birbirine bağlıyor ve olağanüstü bir kurgu sunuyor bizlere. Öyle akıcı bir kitap ki bir solukta kendini okutuyor. Hep diğer sayfada ne olacağının heyecanıyla çeviriyorsunuz sayfaları. O dönemin şifacı ve bakıcı kadınları, cephelere mühimmat götürülmesine yardım eden kahraman kadınlarının umutsuzluğa karşı açtıkları savaşı da okuyoruz bir yandan. Kanlarının son damlasına kadar direnip umudun bir simgesi olan kadınların 100 yıl öncesinden gelen hikayesi bugünümüze de ışık tutuyor. Bir şeylerin değişebileceğinin ümidini veriyor bizlere. Milli Mücadele'nin, Osmanlı Kadın Hareketinin ve cumhuriyet kadınlarının izinden gidenlere sevgi ve saygıyla... Keyifli okumalar dilerim.

Bir Kadını Öldürmeye Nereden Başlamalı?

 Hatice Meryem'in bu kitabı 84 sayfadan, 10 ayrı cinayet öyküsünden, 1 tane "Yarın bir kadını öldüreceklere tavsiyeler" ve 1 t...